Çünkü delinin teki bi gün bu kuyuya taş atmış, biz de arkasından gidiyoruz. Herkes der tıpta en iyi Hacettepe diye işte biz o söze inandık geldik. Haa bi de puanımız boşa gitmesin gibisinden saçma bi anlayışımız var. Bu nedenlerden dolayı Hacettepe’ yi seçtim.
Benim Hacettepe’yi seçiş serüvenim biraz daha farklı. Şimdi efendim, senelerden 2007; ben Üniversite Sınavına giriyorum, çıkıyorum; puanlar açıklanıyor falan filan. O zamanın puanıyla tutturabildeğim en üst sıradaki tıp fakülteleri Ege, Marmara, Dokuz Eylül falan filandı. Aile büyüklerim tarafından “Tıp tıptır, sonuçta doktor olacaksın, Ege ile Hacettepe arasında dağlar kadar fark yoktur, yaz gitsin” mentalitesine sahip çeşitli doktorlarla ve özellikle Hacettepe mezunu doktorlarla konuşturuldum, ikna edilmeye çalışıldım. Amma velakin işte o zaman çocukluk mu desek, delikanlılık mı desek, eşeklik mi desek bilemiyorum; ben sınava bir kez daha hazırlanmakta ve Hacettepe için uğraşmakta ısrar ettim ve kararımı uygulamaya koydum. 2008 yılındaki üniversite sınavında Hacettepe Üniversitesi Türkçe Tıp Fakültesi’ni akli ehliyetim yerindeyken oldukça bilinçli bir şekilde seçtim. Ancak gelin görün ki benim de hayat mentalitem artık şu şekilde evrimleşti: “Tıp tıptır, sonuçta doktor olacaksın, Ege ile Hacettepe arasında dağlar kadar fark yoktur, yaz gitsin.” Demek ki büyüklerimin bir bildiği varmış. Evet neden Hacettepe Üniversitesi için bu kadar uğraştın sorusuna cevap verelim şimdi. Şu bir gerçek ki, tıp fakültesi diyince akla gelen ilk şey Hacettepe iken, Hacettepe diyince de akla gelen ilk şey tıp fakültesidir. Tıp Fakültesi diyince Hacettepe ve diğerleri şeklinde bir kategorilendirme yapmak mümkündür. Ama bu kim için geçerlidir? Uzman olmak çok da önemli değil, uzmanklıktan sonrası hiç önemli değil diyenlerin haricindekiler için geçerlidir. Çünkü Hacettepe’de kazanacağınız geniş ufuk, öyle ya da böyle çalışma alışkanlığı ve de iyi hekim olma bilinci ile akademik kariyerinizde fark yaratan bir doktor olabilirsiniz. Üniversitenin imkanları, kapasitesi düşünülmeden YÖK tarafından artırılan kontenjanların yol açtığı derin sorunlara rağmen, eğitimin niteliğinin eskiye göre düşmesine rağmen Hacettepe’nin alanında isim yapmış akademisyenlerinden edinilen tecrübeler emin olun bir ayrıcalık yaratacaktır.
Sınava hazırlanırken aklımda üç üniversite vardı: ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi. Bu üç üniversitenin eşit ağırlık alanında eğitimlerinin iyi olması ve puanlarının makul olması beni onlara yönelten etkenlerden bazılarıydı. Lise son sınıfta üç üniversiteyi gezmiş ve çok beğenmiştim. Ayrıca şehir olarak Ankara bana çok cazip gelmişti. Nispeten küçük bir şehir(Antalya)den geleceğim için bana çok kalabalık ve pahalı olan İstanbul hiçbir zaman çekici gelmemişti.
Sınavlardan sonra puanlarım gelmişti, ODTÜ hariç istediğim üniversitelere yerleşebiliyordum. Ankara ve Hacettepe arasında çok gelgit yaşadım ama gerek kampüs olanakları, gerek yurt olanakları, gerekse okuayacağım bölümün eğitim dilinin İngilizce olmasının bana çok avantaj sağlayacağını düşünmemden dolayı Hacettepe Üniversitesi’ni seçtim. Bu seçimimden dolayı da gayet mutluyum.
Psikoloji bölümünün en iyisi olması en önemli nedenim. Ancak kampüsü de göz ardı edilemez :)
Kaliteli bir tıp eğitimi alacağımı düşündüğüm için, köklü bir üniversite olduğu için Hacettepe’de okumak istiyordum. Ankara’da tıp okumak isteyen her öğrenci gibi Hacettepe tıp, Ankara tıp diyerekten tercih formumu doldurdum, ne mutlu ki ilk tercihimi kazandım :)
Diyemedim.
Evet, okulumu seviyorum.
Evet, okulumu seviyorum.
Diyemedim.
tekrar sınava girsem yine ilk tercihe yazarım. Seviyorum net.
Hacettepe’nin en sevdiğim yanlarından birisi doğayla başbaşa bir kampüsünün olmasıdır. Beytepe Kampüsü ciddi anlamda öğrencilere verilmiş bir nimet. Ben üniversiteyi üniversite yapan etkenlerden birinin de kampüs üniversitesi olduğunu düşünüyorum. Farklı bölümlerden insanlarla tanışıp kaynaşmak ve sosyalleşmek bu sayede daha kolay oluyor. Ayırca bize sağladığı kaliteli ve uygun fiyatlı yurtlar da hoşuma gidiyor.
Bölümümün akademisyenleri de sevdiğim başka bir yön. Hiçbirinin bize kapıları kapalı değil ve aklımıza takılan şeyleri sormakta hiç çekinmiyoruz. Hepsinin alanında uzman olması ve yurtdışı deneyimi olması da bizim vizyonumuzu geliştiren başka bir unsur.
Kütüphanenin haftaiçi 24 saat açık olması da bizi sınav dönemlerinde kurtarıyor diyebilirim. Çoğu üniversitede bu imkan yoktur. Spor salonumuzu anlatmaya gerek yok, TBL de oynayan bir basketbol takımımız olduğu için salon her sene yenileniyor ve üniversite öğrencilerinin hizmetinde.
Öğrenci klüpleri de çok etkin olan Hacettepe, bu yönden de beni tatmin ediyor. Neredeyse her ilgi alanının bir klübü var ve çoğu da aktif. Söyleşiye getirilen kişiler Türkiye çapında ünlüler. Mesleki konferanslar ve söyleşiler de cabası tabi.
Yemek olanaklarının da uygun olduğunu düşünüyorum. 2 TL’ye 4 çeşit yemek yiyoruz(bazen kötü yemekler çıksa da öğrenci hali tabi, katlanıyoruz). Yemekhane dışında da birçok cafesi olan bir kampüste yaşamak da güzel bir şey. Çiğköfteciden hamburgerciye kadar her çeşit var. Ancak bu kafe ve restaurantlar öğlen vakti öğrenci sayısının çokluğundan kalabalık olabiliyor.
- Hastanesi çok gelişmiş, bu da bize katkı sağlıyor.
- İstediğimiz zaman hastanede en ünlü doktorlara ücretsiz şekilde muayene olabiliyoruz.
- Dekanla istediğiniz zaman kolayca görüşüp derdinizi anlatabilirsiniz.
- Devam zorunluluğu yok
- Yeşillik çok:)
1.kesinlikle kampüs hayatı
2.yurtlar
3.tabi ki boş insan da çok var ama genel olarak insanların kültürlü ve gayet keyifli sohbetler edilebilir olması
4.çok değerli hocalar barındırması(tabi kadroda gençleşme olsa daha iyi olurdu)
Kampüs gerçekten harikadır. Aradığınız çoğu şeyi bulabilirsiniz. Yemek fiyatları çok çok uygundur. Eğitim açısından hocalarımız gerçekten en azından kendi bölümüm adına söyleyebilirim profesyoneldir. Ayrıca Hacettepe yani adı yeter :)
Köklü bir okul. Dediğim gibi mezun olduğumda çok fazla avantaja sahip olacağım. Hocaları oldukça iyi. Yurt dışındaki çalışmalara vs hocalarımızın katılımı fazla, hepsinin bir anısı var mutlaka :) Hastanesi çok gelişmiş. Devamlılık zorunluluğu yok, sadece lablar zorunlu :) Okul sosyal anlamda çok aktif, katılabileceğiniz çok fazla topluluk var. Konferanslar, etkinlikler de çok fazla yapılıyor. Yemekhane oldukça ucuz ve güzel yemekler çıkıyor , adını ilk kez duyduğunuz çorbalar vs. :) Kütüphane hep açık. Yurt imkanı oldukça iyi, kızlar iki kişilik odalarda kalıyor. Kampüs merkeze çok yakın, yürüyerek Kızılay'a gidiliyor ki kampüsten bunalınca çok iyi geliyor bana :). Tabi Hamamönü de gayet güzel, okula çok yakın.
Öncelikle Yabancı Diller Yüksekokulu’nun zorlukları var. Önce Mütercim Tercümanlık öğrencileri için seçmeli yabancı dil derslerini zorunlu tutuyorlar. Toplamda her dönem bir ders almanız gerek. Tabi ister hepsini iki yıla yayın ister her dönem tek tek alın fark etmiyor. Ama sonrasında kontenjan sıkıntısı doğuyor. Dersleri tüm Edebiyat Fakültesi’ne açıyorlar. Bir bakıyorsunuz size uygun saatlerdeki dersler dolmuş. Dersi alabilmek için sabahın köründe kalkıp kodlama yapmanız yahut da size uymasa da bir şubeyi alıp hocaya yalvarmanız gerek. Yemekhane sırası ikinci bir sorun. Biraz sabırlıysanız çok dert olmayacaktır. Bir de ulaşım açısından sıkıntı var. Otobüs sırası bazen inanılmaz boyutlara ulaşabiliyor. Son olarak da final haftalarında kütüphanede yer bulmak biraz zorlayabilir.
- Tıp fakültesini direk olarak sevmiyorum.
- Hocalarla öğrenciler arasında çok büyük tabaka farkı yaratılıyor. Okulun bütün faydalı şeyleri hocalar için yapılmış. Her şey onlara ucuz.
- Öğrencilere insanmış gibi davranılmıyor, bi kişinin kabahatinden bütün herkes sorumlu tutuluyor.
- Kapalı spor salonunu istediğim zaman kullanamıyorum.
- Topluluklara gerekli maddi kaynak sağlanmıyor.
- Amfileri çok yetersiz.
- Teorikte yeterli eğitim verilmiyor.
- Okulun her yeri buram buram torpil kokuyor. Nereye giderseniz gidin torpil lazım.
"230" diye bir işkence aleti var. Otobüs de derler. Tek derttir. Ama servislerle falan düzeltilmeye çelışılıyor.
Okulun sınav açıklama sistemi gerçekten çok berbat. Başka üniversiteler sınavı 2 saatte açıklar, siz 2 hafta sonra öğrenirsiniz.
Yurt imkanlarına bakarsak; tıpçılar gerçekten zor durumda bırakılıyor, kimse sizin hakkınızı savunmuyor.
Sınavlar acayip zor, 300 kişinin 100′ünü bütünlemeye bıraktılar, bu yüzden çok çalışmanız lazım. Mesela, konuyu derste dinleyin, 3-5 kez de okuyun, ona rağmen yapamadığınız sorular kesin olur…
herşeyde mutlaka bir kuyrukla karşı karşıya kalmam; yemek sırası, otobüs sırası,servis sırası...
Öncelikle sınavlardan korkmayın ve boş zamanlarınızı çok iyi değerlendirin yüzün,koşun,bir hobi edinin,adamakıllı kulüpler bulun ilginizi çeken ve katılın.Tıp Fakültesi için özellikle önerim alışma döneminde yaşadığınız sıkıntıları üst dönemler sormaktan çekinmeyin,yanlış veya gereksiz adımlar atmanız zamanınızın kaybına ve boşa kürek çekmenize sebep olabilir.
Sınav stresinden 1 ya da 2 dönem kurtulmak, bölümde karşılaşabileceğiniz ingilizceyle başa çıkabilmek ve mezuniyet sonrası ingilizce derdini çekmemek için hazırlık okumak şart bence. Ayrıca hep bi geyik vardır baştan sıkı tutmak lazım diye, doğrudur zira sınıf atladıkça notlar düşer, gelenektir...
Zamanla alışırsınız,tek derdiniz sınav olmasın gezmeye, yeni yerler görmeye de fırsat yaratın. Ankara'da gezilecek yerler yeterince var bence, gezerek öğrenin. Sıhhiye kampüsündeyseniz de bir beytepeye gidin, gezin, kampüsü görün :) Sıhhiye'de de hamamönü var. Tıp fakültesindeyseniz de komite sonrası gezmelerini iyi değerlendirin, en güzel zamanlardır onlar :)
31. tercihleri olsun kesinlikle
Akıllarında hiçbir soru işareti, önyargı olmasın. "Ya sevmezlerse?" diye gezen hiçbir şüphem yok aklımda, her şeyiyle sevecekler. Ha, "tavsiye" gibi tavsiye diyosanız; EGO, çoğunlukla otostoptan daha çok zaman ve masraf ister.
torpil başka bişi değil :)
Ben evde kalıyorum. Kalanlar genellikle memnun
Kesinlikle kısıtlı ama sabah 8 ; akşamüstü 16.20 servisleri Ankara'nın her yerine gitmekte.
Beytepe' de oldukça fazla kalacak yer var ,yenisi de yapılıyor galiba.Ancak Sıhhiye yurduna ya da konukevine girebilmek biraz ,hatta baya çaba istiyor.Bunun dışında kampüs etrafında birçok özel ve yarı özel yurt mevcut.
Üniversite sınavında ilk 100'e girenlere ücretsiz, geri kalanına parayla. Online başvuru dışında kolayca referans bulup yerleşebilirsiniz ama önerim yurt çocuğu olmamanızdır. Hayatı öğrenin.